17 Kasım 2009 Salı

YİĞİTLER, UNUTTURULMAYA ÇALIŞILAN BİR YİĞİDİNİZ DAHA HAYATTA

Evet, bir zamanlar dağları taşları titreten, halkı için canını feda eden, halkı ile gülüp, halkı ile beraber ağlayan bir yiğit vardı. Şimdi yaptıkları başarıları ve halkı için ele geçirdiği kazanımları sahiplenmeye çalışılıyor. O'nu her daim yok etmeye ve söndürmeye çalıştılar. Vatanı için üç kardeşini şehit veren, milletinin çıkarı için yıllarca ezeli düşmanına direnen, söylediklerinden asla taviz vermeyen, çıkarı için asla ezilmeyen, kimseye boyun eğmeyen ve asla renk değiştirmeyen bir yiğit daha hala hayatta.
Unutmayalım garındaşlar ve yiğitler, Afganistan Türklerinin Lideri Abdulkerim Mahdum'u saygı ile anıyor, bu belgesel tarzı resimleri Oğuzhan'ın dilinden, bize bıraktığı, kalbimizde nakış nakış işleyeceğimiz nasıhatı sizlerin dikkatinize sunuyorum.


1942 yılında Afganistan’ın Cevizcan vilayeti Kızlayak kasabasında doğulan Abdulkerim Mahdum. İlk ve Orta okul eğitimini, Kızılayak'ta tamamladı. Babası Seracettin Mahdum tarafından özel olarak eğitildi.
Babası Seracettin Mahdum'u 14 yaşında kaybeden Mahdum, aile yönetimini de bu yaşlarda devralır. Bu zaman içersinde Afganistan’ın kuzeyinde bulunan Türk halkının ileri gelenleriyle küçük yaşlarda tanıştı.
Bölgede yapmış olduğu çalışmaları ve halkı için yaptığı girişimleri yurt dışına kadar uzandı. Sovyetler Birliği döneminde Türkmenistan topraklarından gelen bilim adamı onu ''Göroğlu'' lakabı ile arayacaktır. Bilim adamı Şıvırgan'da ''Kızılayak kasabasında 'Göroğlu' diye bir Türkmen yiğit olmalı, ben onu görmek istiyorum'' diyerek Mahdum'la görüşmek ister. Türkmen topraklarından gelen bilim adamı, Mahdum'a adının kendi yurdunda da duyulduğundan bahsedecektir. Mahdum halkın ve ileri gelenlerin büyük ısrarı sonucu 1968 yılında milletvekili seçilir.
26 yaşında meclise giren Mahdum başkent Kabil’de Afganistan parlamentosunda yer alan en genç milletvekili unvanına sahip olur.Afganistan’da boy farkı gözetmeksizin, tüm Türk milletine eksiksiz hizmet vermeye çalışan Mahdum milletvekilliği döneminde Afgan Kralı Zahirşah’a en yakın liderlerden biridir.
Afgan parlamentosunda iki dönem millitvekilliği yapan Mahdum, Afganistan'daki Türk halkına en belirgin hizmetlerinden biri, okullarda Türk dilinde eğitim verilmesini sağlaması ve Afgan radyosunda, Türkmen ve Özbek dilinde yayın hakkının alınmasını sağlanması oldu. (Konuya ilişkin Afgan meclisinde yapkığı konuşma ses kayıdı eklenecek)Bunların dışında, Afganistan’da Türklerin yoğunlukta yaşadığı küzey bölgesi için 37 proje hazırladı. Bu hazırladığı projeler arasında altyapı çalışmaları, yol, köprü, okul ve barajların kurulması ve kanallar gibi bir çok proje yer alıyordu. Başkent Kabil'de eğitim alan Türk öğrencilere karşılıksız burs sağladı. Hatta bazı öğrencileri, ailelerinden zorla alarak, yüksek okullarda okutulmasını sağladı.
Kral Zahir Şah, yeğeni ve aynı zamanda damadı olan Muhammet Davut Şah tarafından devrilmesi sonucu Afgan hükümetinden ilgisini tamamen kesen Mahdum, ülkede istikrarın giderek bozulduğunu ve aynı zamanda gizli olarak çeşitli partilerin kurulmaya başladığını görür. Küzeyde hiçbir siyasi yapılanmaya gidilmediğini ve bu konuda bir eksiklik olduğunu sezen Mahdum tüm Türk boylarının yer aldığı ''Erkin Türkistan'' isminde parti kurdu. Babası tarafından Türk destanları ile yetiştirilen Mahdum, Ergenekon destanında yol gösteren Bozkurt'u partisi için amblem olarak kullanır. Hatta büyük oğlunun adına Mustafa Kemal koyan Mahdum, Ayhan, Yıldızhan ve Dağhan isimlerinde oğulları olur. Davut Şah döneminde ülkenin durumunun giderek kötüye gittiğini anlayan Mahdum, dedesinin de vasiyeti olan ailesini Türkiye’ye yerleştirmek için arayışlara girer. Bu konuda ön araştırma yapmak için ilk önce bir adamını gönderir, ardından kendisi de Türkiye’ye gider.
Mahdum Türkiye'de çeşitli siyasi kişilerle temaslarda bulunur. Çeşitli liderlerle görüşmelerde sulunarak onlardan görüş alır.
Türkiye'de 1938 yılında Doğu Türkistan'dan gelen akraba toplulukları ile de tanışma imkanı bulan Mahdum burada onların dertlerini ve sorunları ile tanışır. Türkiye ye nasıl geldiklerine nasıl geçimlerini sağladıklarına şahit olur. Bu arada Afganistan’da Davut Şah’da devrilir (1978) Yerine Rus yanlısı Nurmuhammet Teraki iktidara gelir. Afganistan’ın Ruslar tarafından işgal edildiğini Türkiye'de öğrenen Mahdum derhal Afganistan’a dönmeye karar verir. Afganistan’a gelir gelmez derhal tutuklanacağını bildiği halde derhal döner. Başına gelecekleri çok iyi bilen Doğu Türkistanlı akrabaları Afganistan'a gitmemesi için her ne kadar ısrar etseler de beceremezler.
Mahdum sırf ailesini kurtarmak için kendisini feda eder. Kendisinin derhal tutuklanacağını bildiği halde geri döner.
Aynen Mahdum'un düşündüğü gibi Rus sempatizanı Afgan ileri gelenleri tarafında sıkıştırılır. Yaklaşık iki ay geçtikten sonra tutuklanır. Şıbırgan hapishanesinde 14 ay tutuklu kalan Mahdum'a işkence sırasında en çok sorulan soruların başında ''Neden Türkiye'ye gittin ? Orada kimleri tanıyorsun ? olmuştur. Mahdum'un verdiği cevap ''Akrabalarımı görmeye gittim.'' olmuştur. Akrabalarının isimleri ne ? diye sorulan soruya ise '' 50 milyon akrabam var, hangi birinin ismini söyleyeyim'' olmuştur.
Özel hücrede tutulan Mahdum, çeşitli işkencelere maruz kalır. 1980 yılında, Babrak Karmal’in iktidara gelmesiyle, genel aftan yararlanarak hapisten çıkar. Babrak Karmal, kuzeyde tanınmış ve ileri gelenler arasında en etkili biri olduğunu bildiği için Mahdum'u kullunmak isteyecektir. Hatta Babrak Karmal ilk meclisin açılışında tüm ülkedeki ileri gelenleri çağırarak ''Memleketi siz yöneteceksiniz, yönetimi siz belirleyeceksiniz'' diyerek tüm ülema ve dini adamları ve liderleri bir araya getirerek onlardan dua alacaktır.
Bu toplantıya Mahdum'u da davet eder ve kendisine kabinesinde çalışması için iş verecektir.Ülkeden ayrılmayı kafasına koyan Mahdum 6 ay Afganistan’da kaldıktan sonra tüm aile fertleriyle birlikte Pakistan’a kaçarak geçer. Burada Türk asıllı mücahitlerin, çok haksızlıklara maruz kaldığına gördü ve parti kurmaya karar verdi.
1980 yılında, tüm göçmen Afgan Türklerinin bir araya geldiği ''İttihadiye-yi İslami Vilayeti Şimal Afganistan'' adında bir Türk Partisi kurdu. Bu parti, Pakistan hükümeti tarafından diğer Afgan partileri gibi resmiyete kavuşturuldu. Pakistan'da Mahdum'un kurduğu Afgan Partisi dışında 6 ayrı parti vardı. Hatta Burhanettin Rabbani Mahdum'u partisine üye etmek için çok uğraştı. Gülbettin Hikmetyar, Sayyaf ve diğer partilerde Mahdum'u bir bir ziyaret ederek kendi saflarına çekmek istemişlerdi. Mahdum tüm bunları dinlemeyerek yeni bir Türk Partisi kurmuştu.
Böylece Afganistan'dan gelen tüm Türk mücahitleri silahlandırdı. Kardeşi Mennan Mahdum’u da bizzat silahlandırarak, Ruslara karşı direnişe yolladı. Mahdum'un bu girişimlerine soğuk bakan Gülbettin Hikmetyar hatta Peşaverde üzerine ateş atarak suikast etmek de istedi. Parti kurulduktan sonra Pakistan hukumeti ile daha iyi diyalog kurabilmesi için Pakistan uyruklu Azatbeğ isminde birini tanıştırdılar.
Azatbeğ Özbek asıllı, babası 2. Dünya savaşında Pakistan'a sürgün edilen bir ailenin çocuğuydu. Milliyetçi bir görüş sergileyen Azatbeği Mahdum'da çok sevdi ve onu yardımcı olarak kullandı. Hatta bir çok yabancı ülkeler beraberinde götürerek tanıttı.
Malesef, Azat Beğin uzun vadeli planı, Mahdum'u kendisinden uzaklaştırdı. Araları açıldıktan sonra Mahdum Azat Beğ'i parti den ihraç etti. Mahdum bir taraftan parti işleri ile uğraşırken, bir taraftan da şehit ağabeyi Nurettin ve kardeşi Kemalettin ve kendi ailelerini Türkiye'ye göndermenin yollarını aradı. Türkiye'ye gelerek ailesi için dilekçe verdi. O dönemin siyesileri tarafından derhal kabul görüleceği yönde görüş alan Mahdum, milletim beni lider olarak biliyor. Ben sadece ailemi Türkiye ye götürürsem bunlar bana ne derler'' diyerek Afganistan Türkleri adına dilekçe verir ve iltica talebinde bulunur.
Dönemin Cumhurbaşkanı Orgeneral Kenan Evren tarafından dilekçesi onaylandı. Mahdum, Afganistan’da yaşayan tüm Türk boylarından toplam 4 bin 500 kişi ile birlikte 3 Ağustos 1982 yılında Türkiye'ye geldi. Üç ay içinde geri partisinin başına dönmeyi planlayan Mahdum, zamanın iktidarı tarafından can güvenliği gerekçesiyle geri gönderilmez. Halen Tokat’ın Yeşilyurt ilçesinde yaşayan Mahdum'un 6 oğul, 5 kız var. Hayatını, daima Türk milletine hizmet aşkıyla harcayan Mahdum'un sayısız şiiri, bulunmaktadır.

15 Kasım 2009 Pazar

GÖR MENİ NEYLEDİLER
''Derin uykularımdan uyanmam...''dedikçe men
Hun çağı izlerimdem sezdiler meni.
Kirli tırnaklarını batırıp kanımıza
Çin setleri boyunca yazdılar meni.
Bulup çürütmek için ruh cevherlerimizi
Dağları kazar gibi kazdılar meni.
Kaynattılar yüz sene kin dolu kazanlarda
Cenderelere koyup ezdiler meni.
Esrar ve afyon kokan, iğrenç sarı kehleler
Anbean, hücre hücre gezdiler meni.
Göktürk atalarımı gördükçe düşlerimde
Paslı usturalarla yüzdüler meni.
"Türk'üm: Müslüman'ım men!..." diye ettikçe feryat
Bir bir darağacına dizdiler meni.
Ordu oldum savaştım, Gök bayrağın altında
Moskoflarla el ele bozdular meni.
Dinle ey kavim kardaş!... Atamın öz yurdunda
Devletsiz koyup, lif lif çözdüler meni.
Niyazi Yıldırım GENÇOSMANOĞLU