7 Aralık 2019 Cumartesi

UMUT VEREN AMELLER  

Memleketimizde umut veren amelleri hayata geçiren nice öğretmenleri gördükçe insanın göğsünün kabarmaması elde değil.
Bize özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemlerinden başlayarak, ta günümüze kadar öz güvenimizi yitirmek için her türlü çaba sarf edilmiştir.
Özellikle yabancı mihrakların ve ezeli batı düşmanlarımız her daim Türk milletinin, Türk halkının özgüvenini kaybetmesi için ellerinden gelen propaganda çalışmalarını geçirmişlerdir.
İster TV olsun, ister kitaplar olsun ve hatta tüm medya kuruluşlar olsun hep batı hayranlığını aşılamaya çalışmışlardır. 
Oysa tarih boyunca asırlar önce imparatorluklar kurmuş bir milletin evlatlarıyız. Ejdatlarımız at sırtında kılıç sallayarak nice topraklar elde ettiği gibi, bilimini geliştirerek insanlık tarihine yararlı da olmuşlardır.
Nasıl ilk yazıyı icat ettiysek, coğrafya, matematik, fizik ve tıp konusunda da öncü rol oynamışız. Şimdi yeni yetişen nesillere öz güvenini kazandıran bir eğitim sisteme ihtiyacımız olduğunu her zaman vurgulamışımdır.
Memleketimizde iyi gelişmeler meyve vermeye başladı.
Kendi uçağımızı üretmeye başladık. Kendi silahımızı, tankımızı, uzay araçlarımızı ve füzelerimizi üretmeye başladık. Dışa bağımlılığımızdan kurtulmaya başladık. 
Tam da öz güven konusuna girmişken atalarımız ‘’Ağaç Yaşken Eğilir’’ derler. Yeni yetişen nesilleri milli duygu ve düşüncelerle, her şeyin para olmadığını, maneviyatların da en kıymetli varlıklar olduğunu hissettiren bir eğitim sisteminin gereksinimini düşünüyorum.
Yok mu elbette var ülkemizde memleketimizi düşünen ejdadımızı düşünen ve geleceğimize ışık tutan okullar. Olmaz mı? Elbette var. Milli değerlerimizi yad eden. Gelecek için umut veren nesiller yetiştiren. Elbette var. Bende o okullara ve öğretmenlere en derin saygı ve sevgilerimi sunuyor, yürekten takdir ediyorum.
Bakın güzel memleketimin lezzet başkenti Gaziantep’te Milli Eğitim Bakanlığı Anneler Orta Okulu tarafından 2017 yılından buyana Şehit Kaymakam M. Fetik Safitürk, Milli Mücadele Kahramanı Kazım Karabekir, Şehit Öğretmen Necmettin Yılmaz ve Şehit Polis Fethi Sekin anısına KAYIP HAZİNELERİN KEŞFİ adlı panel düzenlenerek yarışma hazırlanmış.
Panel tarzı düzenlenen yarışmada yaklaşık 50’ye yakın Türk bilim adamları, liderler, yazar, şairler, düşünürler ve önderler tanıtılarak anılmaktadır.
Bu çalışma yeni yetişen nesle öz güven vermektedir. Milli değerlerini daha yakından tanıma fırsatı vermektedir. 
Okul Müdürü Sayın Osman Dal ve Proje Koordinatörü Recep Kaçdi hocamızı canı gönülden tebrik ediyor, böyle projelerin ülke çapında hayata geçirilmesinde büyük yarar olacağına inanıyorum.

(H.Muhammet Osman Mahdum)

29 Kasım 2019 Cuma

GÖZE YAŞ GELDİ

Yöreğim gısanda göze yaş geldi            Yüreğim sıkılınca göze yaş geldi
Gam günlerim hoşa aylandır Huda        Gamlı günlerimi ferahlat Hüda
Gam kesesi lebriz boluban doldi           Gam kâsesi lebriz olarak doldu
Gam günlermi hoşa aylandır Huda        Gamlı günlerimi ferahlat Hüda

Evlat bir taraftan yoksuzluk yene          Evlat bir taraftan yoksuzluk yine
Kotaa gupfi bolup gam avda yene         Özel hücrede yine gam avda yine 
Gahaa yada geler oval garri ene             Gah akla gelir önce ihtiyar ana
Gam günlerim hoşa aylandır Huda        Gamlı günlerimi ferahlat Hüda

Senden başka sığınara cayım yok          Senden başka sığınacak yerim yok
Dert del aytmağa munda tayım yok       Dert değil söylemeye bunda eşi yok
Şöyle diriliğe ökte sayım yok                Böyle yaşamayı çok da saymıyorum   
Gam günlermi hoşa aylandır Huda        Gamlı günlerimi ferahlat Hüda

Men bilmedim doğanlarım neem boldi  Bilemedim kardeşlerim ne oldu
Gam içinde menim gül rengim soldi      Gam içinde gül rengim soldu
Oylanıbam göz kesesi yaş doldi             Düşünerek göz kasesi yaş doldu
Gam günlermi şada aylandır Huda        Gamlı günlerimi ferahlat Hüda

Leylenahar yalbardım men bir Huda     Leylenahar yalvardım ben bir Hüda
Evlat gardaşımdan etmeğin cüda           Evlat kardeşimden etmeyin cüda
Hak yolun üstünde men bolsam feda    Hak yolun üstünde ben olsam feda
Günlerimi şada aylandır Huda               Günlerimi sevince dönüştür Hüda

Fakir aytti çın yörekten bul sözi            Fakir söyler kalpten gelen bu sözler
Gice gündiz doldi yaş bilen gözi           Gece gündüz doldu yaş ile gözler
Rehim edip Rahman rehimli özi            Rahim eden Rahman rahimli özü
Gam günlermi şada aylandır Huda        Gamlı günlerimi ferahlat Hüda
Abdulkerim Mahdum Afganistan Türkleri Lideri 
(Hazırlayan: H.Muhammet Osman Mahdum)

21 Kasım 2019 Perşembe

"BABAN BU LOKANTAYA HEP UĞRARDI"

 Babam rahmetlik hayatta iken Tokat’a gittim. Yanıma Konya Selçuk Üniversitesinde okuyan oğlumu da beraberimde götürdüm.
Ankara-Tokat yolunu Yozgat üzerinden yeni yol yapıldığı için bu istikameti kullanıyoruz. Normalde eskiden hep Çorum-Amasya ve oradan Tokat yolculuğu yapardık.
Babam ile Ankara’ya giderken ve gelirken bu yolları az kullanmadık. Şimdi anlatacağım yanımda oğluma dedesinden biraz sohbet ettik. Çorum üzerinden gittiğimizi ve Amasya üzerinden ve bu yolu çok kullandığımızı anlattım.
Oğlum Abdulkerim’e dedesinin nasıl etçil olduğunu anlatmama gerek yok. O zaten çok iyi biliyordu. Bende hadi bakalım yolumuzu birez uzatacağım amma dedenin nasıl et yediğini bir gör diye Çorum üzerinden gittim.
Çorum Sungurlu yolu üzerinde güzel bir et lokantası var. Babam buraya uğramadan hiç geçmezdi. Bende o lokantayı bulduk ve uğradık. Babamın her zaman oturduğu bir yer vardı oraya geçtim oturdum. Benim o zaman biraz köse sakalımda vardı.
Garson geldi sipariş aldı, bizde iki kilo pirzola siparişi verdik. Sonra biraz zaman geçmeden yaşlı amca bana yönelerek geldi.
-Yavrum sana bir şey soracağım diye yanıma oturdu.      
-Buyrun dedim.
-“Oğlum buraya bir şişman beyefendi gelirdi. Aynı senin gibi köse sakalı vardı. Şişman böyle bayağı göbekli biriydi.”dedi.
Ben hemen hatırladım, adamcağaz babamı soruyordu. Çünki devamlı müşderisi, ne yediğini ni içtiğini ve hatta ne sipariş vereceğini çok iyi biliyordu.
-Evet ben o beyefendinin oğlu oluyorum. Siz beni tanımadınız ben sizi birazcık hatırlıyorum” dedi.
-Bak oğlu o adamın oğluysan buraya çok gelmen gerekiyor. Baban bu lokantaya çok uğrardı, nerede kendisi hayatta mı”diye sordu.
Bende hayatta olduğunu ancak, yol güzergahımızın değiştiğini, Yozgat üzerinden gidersek yaklaşık 150 kilometre değiştiğini anlattım.
Adamcağaz “babana çok selam söyle. O hep buradan et yerdi. Sizlerde buradan geçerseniz mutlaka buraya uğrayın, emi oğlum dedi ve masadan kalktı.
Garsona seslenerek
-“Oğlum bu masaya iyi bakın”dedi ve kendi masasına geçti.
Babama bu alayı anlattım. Çok sevindi bir gün uğrayalım demişti. Nasip olmadı, babam Allahın rahmetine kavuştu. 
Babacım seni rahmetle anıyorum. Nerede oturur sohbet edersen kendini hep sevdir dost edinirsin. Seni sevenler her zaman iyi bir insan olduğunu, en çok et sevdiğini bilirler.

(H.Muhammet Osman Mahdum)

13 Kasım 2019 Çarşamba


AA MUHABİRİ OSMAN MAHDUM'UN, HAYAT HİKAYESİNİ
KALEME ALDIĞI ''HASIR İZİ AFGANİSTAN'DAN ANADOLU'YA
SON GÖÇÜN HİKAYESİ'' ADLI KİTABI ÇIKTI

Gazeteci Osman Mahdum'un kendi hayat hikayesini kaleme aldığı ''Hasır İzi Afganistan'dan Anadolu'ya son göçün hikayesi'' adlı kitabı çıktı.
Anadolu Ajansı'nda görev yapan Mahdum, Çizgi Kitabevi tarafından basılan ''Hasır İzi'' adını verdiği kitabında Afganistan'dan başlayarak Pakistan'a, oradan da ''Cennet Vatanım'' dediği Türkiye'ye kadar uzanan maceralı bir hayat hikayesini kaleme almış.
Kitabını hazırlarken, yaşamış olduğu güzel mazilerine güldüğnü antalat Osman Mahdum,''Yeri geldi başımdan geçen onca olumsuz olaylardan dolayı, satırlarımı hüzünlü bir şekilde ıslak gözlerle yazmak zorunda kaldım'' dedi.
Pakistan'da 2 yıl mülteci olarak yaşadıktan sonra 1982 yılında 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren tarafından Türkiye'ye toplu halde getirilen Afgan Türkmenlerinden olan Mahdum şöyle konuştu:
''Kitabımı yazarken konuları gereği çok zorlandım. Şu kısacık ömrümde başımdan geçen onca olaylar ve hüzünlü mazilerimi yeniden yaşamak, benim için katlanacak en zor işlerden biri oldu. Çocukluk dönemini doya doya yaşayamadığım bir atmosferde, başımıza gelen onca olaylar, tüm aile fertlerimle birlikte yaşantımızın alt üst olması ve bu olumsuzluklara rağmen hayattan bir ders çıkarmamız benim için ayrı bir yeri oldu.''
Mahdum, zaman zaman ayrılık acısı ve vatan hasretiyle yanıp tutuştuğunu ifade eden Mahdum, ''Ben bu iki kuşağın yaşamış olduğu badirelerin kayda geçmesi ve gelecek nesillerin merak ile okuyacakları bir eseri yaratabilmek için böyle bir eseri kaleme aldım. Zevkle ve büyük bir beğeni ile okuyacağınız bu kitaptan sizlerde belki kendi hayatınızdan bazı kesitleri göreceğiniz'' dedi.
Yazarın kaleme aldığı ve yaşamış olduğu badireleri, kendisinden iki kuşak önce, yani dedesinin babası ve ninelerinin de yaşamış olması, kitabın hikayesini daha da ilginç hale getiriyor. 1919-1978 yılları arasına sıkışmıç hayat hikayesi ile iki kuşağın başına gelenolaylar işlenmiş.
Osman Mahdum, AA Türkmenistan Temsilcisi olarak çalıştığı başkent Aşkabat'ta çalışmalarını 7 yıl takip ettiği merhum Devlet Başkanı Saparmurat Türkmenbaşı'nın icraatlarını kaleme aldığı ''Farklı bir Lider: Türkmenbaşı'' kitabı, Orta Asya'da Bolşeviklere karşı son direnişi gösteren dedesinin babası ve bölgede saygın biryere sahip olan Halife Kızılayak'ın hayatı ve icraatlarını içeren ÜSTADIN DUASI ''Türkistan Ereni Halife Kızılayak'' adlı iki ayrı kitabı yayımlanmıştı.
1982 yılında Afgan Türklerinin Lideri Abdulkerim Mahdum önderliğinde Pakistan'dan Türkiye'ye getirilen Özbek, Türkmen Kazak, Kırgız ve Tacik asıllı 4500 Afgan göçmeni Tokat, Hatay, Kayseri, Gaziantep ve Van'a yerleştirilmişti.

2 Kasım 2019 Cumartesi


AYRILDIK



Ey yaradan arman bilen
Dürli devrandan ayrıldık
İl bolup Rahim Han bilen
Haydar Soltandan ayrıldık

Bedev münüp beğres giyen
Ne nezi nığmatlar iyen
Köp eşretli Lebap diyen
Bir gadırdandan ayrıldık

Girdik bir çöli mugana
Suv içmedik gana gana
Uçradık azabı kene
Rahati candan ayrıldık

Ersarinın adi yetti
Her haysi bir yana gitti
Han hezritin gönli bitti
Biz veli sandan ayrıldık

Subhi şam bilen yörişen
Hayri şeri den görüşen
Zovki sapalar sürüşen
Yari yarandan ayrıldık


Dağlardan dikilmiş eren
Gırılmışdır sansız ceren
Ürgenç Lebab'a suv beren
Bahri ummadan ayrıldık

Kürreyi niçe payali
Beğler galdi köp yarali
Ser hovuzli hoş sayali
Köşki eyvandan ayrıldık

Niçe işveli şiveli
Gaçdık tapmadık Hiveli
Dürli şecerli miveli
Baği bossandan ayrıldık

Tapmayan önki eşredi
Yovtarmız gamihesreti
İstey istiy han hezretni
Ahir mekandan ayrıldık

Seydi diyer hayp Lebap
Galdi ilsiz günsüz garap
Berhem bolup mülki esbap
Bar hanımandan ayrıldım.

Seytnazar Seydi

  

7 Ekim 2019 Pazartesi


ATAM SENİ HER DAİM RAHMETLE ANACAĞIZ


Babacım güçlü duruşun asaletin ve her daim vakur duruşunla anacağım seni. 
Sovyet mezaliminin işgali döneminde (1978) 14 aylık hapishane hayatının ilk başlangıcında hücredeki yaşantına şahit olmuştum. Beni küçük görerek ilk önce senin yanına almışlardı. 
Hatırlıyorum aylarca gün yüzü görmemene rağmen, karanlık odada aylarca kalmana rağmen beni ilk gördüğünde o asaletinden zerre taviz vermediğini hatırlıyorum. Senin o duruşunla beni teselli etmeni hatırlıyorum.

Atam seni her daim rahmetle anacağım. Ruhun şad olsun babacım.

29 Eylül 2019 Pazar



İFTİHARLA ANIYORUM


İnsanoğlu hayatında iftiharla anacağı çok işler yapar. Bazen de hiç hatırlamayacağı anıları olur. 
Hayatımda her daim gururla anacağım bir dönemdi Anadolu Ajansı’nda çalıştığım zamanlar.

Her zaman devletime ve milletime yaptığım büyüt bir hizmet aşkıyla çalıştığım zamanların her dakikasını layıkıyla yerine getirdiğime inanırım.


Beytülmal gözüyle baktığım hizmet döneminde iş yeri ve çalışma masama hiçbir ziyan vermemek için elimden gelen itinayı ve hassasiyeti gösterdim. 


25 yıllık iş hayatımın içerisinde “ah” şunu yapmasaydım diyecek hiç bir şey yapmadım. Gerek Dış Haberler servisi, İç Haberler, Yeni Medya ve Genel Yayan servisindeki tüm arkadaşlarımı her daim hasretle anacağım.





M. Osman Mahdum
(Anadolu Ajansı Emekli Muhabir)

27 Eylül 2019 Cuma

GÜZELLİĞİ BAŞKASINDA ARAMA

Güzelliği başkasında aramayacaksın, güzellik senin bakışındadır. Sen güzel bak o güzellik çıkar. Yaradan her şeyi güzel yaratmadı mı?




23 Eylül 2019 Pazartesi

NEYLEYİN


Gönlüm ister, gezsem dünya elemi,
Ganatım yok, uça bilmen, neyleyin!
Okir men, görer men barça kelamı,
Manisını saça bilmen, neyleyin!

Köpler onda guwwas bolup yüzerler,
Mana zehir, halktan pinhan gezerler,
Gül badada gülgün şarap ezerler,
El uzatıp, içe bilmen, neyleyin!



Öy daşından şerap ısın noş kıldım,
Gitdi aklım, özüm bilmey, joş kıldım,
Mey mest boldum, dersiz gapa duş geldim
Rugsat bolmay, aça bilmen, neyläyin!

Yitdi yolum, dağ kaysıdır, düz kaysi?
Anmaz könlüm, magni kaysi, söz kaysi?
Pehm eylemez, yol kaysıdır, iz kaysi?
Umit üzüp, gaça bilmen, neyleyin!

Magtımguli, bu dünyenin namısın,
Yıgıp-düyrüp, yele berdim hamısın!
Pikir deryasına aklın gemisin
Batırmışam, çıka bilmen, neyleyin!

Mahdumkulu Fraği

4 Eylül 2019 Çarşamba

BUDA GÜZEL OLDU
Türkmenlerin meşhur Ahal Teke atı.
Bu atların tek özelliği hiç durmadan uzun mesafeli koşabilmeleri. Anlatılanlara göre bir günde hiç durmadan 70 kilometre koştuğu ifade edilir.
Uluslararası uzun mesafe at yarışlarının tek şampiyonu olarak da dillendirilmektedir.
(H.M: Osman Mahdum)

26 Temmuz 2019 Cuma

CENNET VATANIM DAN BİR KARE





EMEKLİ HAYATININ VERİMLİLİĞİ