19 Mart 2011 Cumartesi

NEVRUZ BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN


Nevruz, Farsça “Yeni Gün” anlamına gelir. Baharın gelişini, tabiatın uyanışını simgeleyen Nevruz; her yıl 21 Mart’ta kutlanır.
Nevruz, Türkler’in ilk millî bayramı olduğu gibi beş bin yıldan buyana süre gelen geleneksel bayramlardan biridir. İslamiyeti kabul etmeden öncede her yıl büyük bir coşkuyla kutlanan milli etkinliğimiz olan Nevruz Bayramını biz Türkmenler, bir gün öncesinden kutlamaya başlarız.
20 Mart günü yumurtalar kaynatılır, boyanır ve yeni yılın daha bereketli olması için evlerde bulunun tüm kap kaçaklar dolu bırakılır. Kuru üzüm ve kaysıyı kaynar suda bırakılarak ertesi sabah yani Nevruz Bayramının sabahı erkenden ilk rızkın cennetten çıkan meyve olmasını dikkat edilir. Kaynar suda bir gün öncesinden bekletilen üzüm veya kayısı suyu içilir meyvesi de yenir. Günün ilk saatlerinde meyve ile hayata başlanır. O gün en taze yemekler yemeye itina edilir. ''Sömelek'' adını verdiğimiz taze buğday sapından yapılan ekmek yapılır, komşulara dağıtılır.
Nevruz'da her şeyin taze ve yeni olmasına dikkat edilir. Yeni elbiseler giyilerek köyün belli meydanında dikilen salıncaklarda sallanılır, böylece günehlardan arınalacağı inanılır ve yeni yıla günahsız bir şekilde girmeye çalışılır. Çöle çıkanlarda, kırlarada coşkulu bir şekilde etkinlik düzenlenir. O günü güreşler yapılır, yumurtalar tokuşturulur, çeşitli gösteriler düzenlenir, pişmeler pişirilerek halka dağıtılır. Nevruz günü olabildiğince herkes eli açık olur, ikramlarda bulunurlar. Herkes birbirinin yeni yılını kutlar, yaşı sorulur.
Çin kaynaklarında; Hunlar’ın milattan yüzlerce yıl önce 21 Mart’ta hazırladıkları yemeklerle kırlara çıktıkları, bahar şenlikleri yaptıkları görülmektedir. Uygurlar’ın Nevruz kutlamalarını tasvir ettikleri tabloları bulunmaktadır.
Osmanlılar’ın ise “Sultan-ı Nevruz” adı altında bizzat padişahın katılımıyla törenler yaptıkları bilinmektedir. Yakın çağımızda da, Atatürk’ün Nevruz şenlikleri düzenlettiği ve kendisinin de katıldığı bilinmektedir.
Nevruz, özbeöz bir Türk bayramıdır. Temeli beş bin yıllık Türk tarihiyle bir olan Nevruz; Türkler’de bir tabiat, varoluş, diriliş bayramı olarak algılanmıştır. Bunun içindir ki Nevruz’un diğer bir adı da Ergenekon’dur.

Nevruz’un diğer bir adının Ergenekon olmasının nedeni: Toprağın yağmurlarla ıslanıp sonra üzerinin karla kaplanıp kısa bir ölüm uykusuna yatması ve daha sonra baharın (Nevruz’un) gelmesiyle yeniden canlanıp, dirilmesi aynı Türkler’in 400 yıl boyunca dört tarafı yüksek dağlarla kaplı bir vadide sıkışıp daha sonra dağları aşıp hürriyetlerine kavuşması yani yeniden dirilmesi olayına benzetilmesindendir.