9 Haziran 2011 Perşembe

YAKIN TARİHİN İRDELENME ZAMANI GELMEDİ Mİ?
Orta Asya'da Bolşeviklere karşı verilen mücadeleler yıllarca saklanmasına rağmen artık birer birer ortaya çıkarılması ne büyük sevinç.
Özellikle Bolşeviklere karşı, kanıyla, canıyla, etiyle ve tırnağıyla mücadele veren Halife Kızılayak, Eziz Han, Cüneyt Han ve diğer nice hanlar gibi milli şahsiyetleri asla unutmamak gerekir.
Kendi toprağımız için, ar namusumuz için, vatanımız için, verilen mücadeleleri yıllarca hasır altına gizleyerek Sovyet'lerin Alman'lara karşı vermiş olduğu mücadeleler okutuldu. Bu mücadele sanki milli bir direniş gibi okutularak yetiştirilen Orta Asya halkının artık gerçek tarihlerini irdeleme zamanı gelmedimi acaba. Geçti bile.
Kendi milli mücadelelerini, kendi yakın tarihlerini gün yüzüne çıkarma zamanı gelmedimi acaba.
Ya da hala Rus tarihi ile Sovyetler birliği efsanesi ile avunarak kendilerini aldatmaya devammı edecekler, çok merak ediyorum.
Halife Kızılayak ana vatanı Lebap'a yakın olduğu için tam bir vaha çölün içinde mesken tutmuş. 1919'dan 1941 yılına kadar, yani 21 yıl boyunca mücadelesini Afgan topraklarında devam eder.
Yıllarca Bolşeviklere aman vermeyen ve en son mücadelesini yad iller (İran-Afganistan) sürdüren Cüneyt Han, bakın ana vatanı için içindeki duyguları şu vasiyet ile nasıl işliyor.

CÜNEYT HAN'IN VASİYETİ

''Ben ölürsem, cesedimi anavatanımda defnedin. Şayet izin vermezseler, para ile geçirin. Para ile de geçiremezseniz, o zaman şu şarıl şarıl akan nehire atın'' diyerek, Ceyhun nehirine şöyle bir bakar. Ve ''Ben Türkmen iline nehir ile varayım. Yine olmazsa cesedimi yiyen balıklar ile varayım'' demiştir.
(1862-1937)



BİRGÜN OLUR

"Biz bu zulmetler içinden çıkarız bir gün olur;
Şarka garba yıldırımlar çakarız bir gün olur.

Kara bulutlar içinden parlayıp şimşek atar,
Gök gürler, dolular yağar; bakarız bir gün olur.

Kafkas, Buhara, Kırım'dan çevrilen hisarları,
Vurur millî külünk ile yıkarız bir gün olur.

Türkistan'ın güneşinden alırız bir kıvılcım;
Cehennem olur cihanı yakarız bir gün olur.

Anadol'dan Hindistan'a geçeriz Temür gibi,
Himalaya dağlarını çalkarız bir gün olur.

Dağıstan, Kırım, Kazan'ı; İran, Turan, Kaşgar'ı,
İttihadın zinciriyle sıkarız bir gün olur.

Bizi boğmak için yurda akan acı selleri,
Dinimizin kuvvetiyle tıkarız bir gün olur.

Türk doğarız, Türk gezeriz, Türk yaşarız dünyada;
Devrilen Moskof elinden çıkarız bir gün olur.

Der Zülâlî, Volga, Tuna, Ceyhun, Araslar gibi
Tuğyan eder deryalara akarız bir gün olur.
Yusuf Zülali

(Derleyen: Osman Mahdum)