29 Mayıs 2012 Salı

İSTANBUL'UN FETHİNİN 559. YIL DÖNÜMÜ

Atalarımızın ne büyük kahramanlıklar ve ne büyük şereflere nail olduğunun bir ispatı olan büyük bir gün. Efendimiz Hz. Muhammet (SAV)'in müjdesine nail olduğu bir gün. Cenabı Allah'ın ''Onlar beni sever, bende onları severim'' ifadesinin ispatlandığı bir gün.
Bu günü ta Orta Asya'dan yani tarihi Merv kentinden çıkıp Anadolu topraklarına yerleşerek yurt edinen ve İslam'ın sancakdarlığını yaparak islamiyetin yayılmasına nail olan atalarımızın büyük bir gurur ve iftihar günü.
Bu gün aşlar pişe, kazanlar kanatıla, çörekler dağıtıla, fatihalar okunarak şehitlerimiz ecdadımız anılan. Milletimizin şeref ve zaferlerle süslü muhteşem tarihi içindeki en büyük zaferlerden birisi hiç şüphesiz 29 Mayıs 1453 yılında gerçekleştirilen İstanbul’un fethidir.
Bizans’ın paslı mıhını sökme şeref ve fazileti ise ALLAH sevgilisi, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz’in: “Ne güzel komutan! Ne güzel asker” diye müjdelediği, “Fatih Sultan Mehmet” ve “Osmanlı askerine” aittir. İstanbul gibi dünyanın gözbebeği ve can damarı sayılan bir şehrin fethedilmesini yüce ALLAH, Fatih Sultan Mehmed’e ve O’nun askerlerine nasip etmiştir. Fatih Sultan Mehmet ve askerlerinin en büyük gayesi Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin övdüğü kimselerden olmaktı.
Gerçekten: Bişr el-Ganevî (R.A.),1 babasından yaptığı rivayete göre Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz : “Kostantiniyye (İstanbul) elbette feth edilecektir. O’nu feth eden kumandan, ne güzel kumandandır! Onu fetheden asker ne güzel askerdir!”2 buyurmuşlardır. Bu hadis-i şerif, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimizin mucizelerinden bir mucizedir. İstanbul, asr-ı saadette Kostantiniyye ismi ile bilindiği için, Hz. Peygamber (S.A.V.) Efendimiz de hadis-i şeriflerinde bu isimle anmışlardır. Fethi müjdeleyen hadis-i şerif

Anlamı: “Kostantiniye, bir gün fetholunacaktır. Onu fetheden asker ne güzel asker, onu fetheden komutan ne güzel komutandır.”

Bakın bu fethin ne derece önem arz ettiğini şu hikaye ile daha da ferçinlenmektedir. Fetih esnasında büyük bir kahramanlık gösteren Ulubatlı Hasan, vücudunun delik deşik olması pahasına, surlara çıkmış ve pek çok yara bere içinde olmasına rağmen bayrağı surlara dikmeye muvaffak olmuştu. Bir müddet sonra da Fatih bu levendin başı ucundaydı.
Ulubatlı, son anlarını yaşıyordu. Dudağındaki tebessüm Fatih'i hayrete düşürmüştü.
Sordu: 'Niçin tebessüm ediyorsun?'
Cevap verdi: 'Biraz evvel buraları Allah Resulü teftiş ediyordu.
O'nun gül cemalini gördüm. Sürûrum, sevincim bundandır.'
Dokuz asır evvel haber vermişti. Dokuz asır sonra da orayı fethedecek ordunun içinde bulunuyordu Sevgililer sevgilisi..