9 Mart 2023 Perşembe

 31 YIL ARADAN 

Güzelim ülkem canım memleketim, bir sürü badireler atlatmaya alışkın yüce Türk halkı ciğerim Türkiyem.

Yine büyük bir felaketi yani asrın felaketini göğüslemek zorunda kaldın. Biz Türklerde ''Yiğidin başı belada olur'' derler. Güzelim memleketim canım vatanım yine sen asrın felaketi ile mücadele etmek zorunda kaldın. 6 Şubat gece 04.17 sıraları Kahramanmaraş merkezli 7.6 şiddetinde meydana gelen deprem sonucu binlerce evin yıkılması sonucu on binlerce canı kurtarmak için seferber oldun. 

Deprem yaşandığı zaman bir saat sonra Malatya'da askerlik yapan oğlum bizi aradı, sağlığı ile ilgili bilgi verdi durumu iyi olduğunu söyledi. 

Depremden çok etkilendiği aşikardı. Zavallı oğlum aynı 1992 yılında Erzincan'da benimde başıma gelen 6,8 şiddetindeki deprem anımı yaşıyordu. 

Gece meydana gelen depremin ardından tamda gündüz tekrar bir haber almak için oğlum Abdulkerim'i aradığımda telefonla konuşurken yine oğlumun ''Ata yine deprem oluyor'' sesi ile kalbimin atması bir kat daha artmıştı. 

Telefonu kapattı bir ara sonra yeniden arayarak kendisinden haber aldık. Meğerse ikinci deprem Yine 7.7 şiddetindeydi. Tekrar oğlumu aradım bir sorunun olmadığını söyledi, rahat bir nefes aldık. 

Tabi ben ülkemin ordusuna sonsuza kadar güvendiğimiz için binalarına bir şey olmasa başına hiçbir şeyin gelmeyeceğini adım gibi emindim. Emniyetlerini almışlar güvenliklerini sağlamışlar tabi 31 yıl önce aynı benim yaptığım gibi enkaz altından canlı kurtarmak için koşuşturmaya başlamış.


İkinci günü tekrar sordum, yanına geleyim mi? diye. ''Baba ben iyiyim sen halka koş'' deyince, AFAD'a gönüllü olarak deprem bölgesine gitmek istediğimi söyledim. Tabi başta bir iki gün AFAD'dan telefon bekledim, arayan olmayınca bizzat kendim merkeze vararak tesadüfen Hatay'a gidecek listeye adımı yazdırdım. Gerçi AFAD gönüllüsü sertifikam da vardı. 

Hatay'a öğlen saatlerinde hareket ettik, gece saat 11.00 civarları oradaydık. Trafik tamamen kilitlenmişti. 20 dakikalık bir mesafeyi ancak iki saatte alabiliyorduk. Şehirden çıkanlar biryana birde şehre bizim gibi yardıma gelenler bir taraftan trafik tamamen kilitlenmişti. 

Yorucu bir yolculuğun sonunda Hatay AFAD Koordinasyon Merkezine vardık. Hemen çantalarımızı küçük bir çadıra yerleştirdikten sonra deprem bölgesine hareket ettik. 
Antakya ilçesinde bir mahalleye girdik. Gördüğüm manzara tanıdık bir manzaraydı. Hiç de yadırgamadım. Enkaz, moloz kokuları, yanık kokuları iş makinalar ve insanların enkaz başında arama çalışmalarına yardım etmek için bekledikleri ile karşı karşıya idim. 

Bu manzara 1992 yılında Erzincan'da aynı gördüğüm manzaraydı. İçim ürpermedi sakinliğimi koruyordum. Ta ki bizim çalışma yapacağımız adresi aramaya başlayana kadar. 

Mahalleyi gezdikçe, dolaştıkça olaya neden ''Asrın felaketi'' dediklerini insan anlıyor. Ben olaya felaket demiyorum, naçizane görüşüm manzara vahim bir durumdaydı. Bende Erzincan'da moloz yığınlarından ceset çıkardım, moloz yıkıntılarından canlı çıkardım. Bu manzaraya alışkındım. Ancak koca bir mahallede ancak üç dört bina yıkılmıştı. Onlara asker olarak koşmuştuk. Buradaki manzara ise bir mahalleyi tümden yıkık görünce olayın vahametini hissedebiliyor insan. 

Neyse ki Türk milletinin azmi ve dirayeti bu durumları da atlatacağını her yerde gördük. Millet herkes bir şeyler yapabilmek için seferber durumdaydı. 

Her taraftan yardımlar geliyor. Türk halkının böyle bir ağır imtihandan da alın akıyla çıkacağı aşikardır. 

Halkın yardım etmek için çırpındığını görünce gözlerim yaşardı. Tüm çalıştığım yerde ağladığımı hissettirmemek için elimden gelen çabayı gösterdim. 

Enkaz çalışmaları sırasında bir binanın molozundan ceset bulundu. yıkıntıların içine teşhis için oğlunu çağırdılar. Annesinin halini gören genç sessizce ağlıyordu. Yanına gittim, biliyordum ki sarılacak biri arıyordu. Gence sarıldım, saçlarını okşadım, birlikte sarılarak ağladık. 

Biliyorum benim elimden bir şey gelmiyordu. O an ona ne dersem de boştu. Ona ta Ankara'dan geldiğimi, yaralarını, acılarını, paylaşmaya geldiğimi söyledim. Bilmem ona bir teselli olur mu? Bilmem bir nebze de olsa acısını paylaştığımızı hissettirebildim mi bilemem.   

Olay çok büyük bir felaket ötesi bir şeydi. Asrın felaketi idi yani. Gece sabaha kadar enkaz altında canlı çıkarmak için çalışan Polis Arama Kurtarma ve Özel Harekat Arama Kurtarma çalışmalarına yardım ettik. 
Ertesi gün öğlene kadar çalıştık. Merkeze dönerek bir gece istirahat ettikten sonra yine başka bir arama kurtarma çalışmalarına koşturduk.  

Ulaşım imkanları kesilen, yolları bozulan köylere erzak götürdük. Yani yaklaşık bir haftadan fazla AFAD gönüllüsü olarak ülkeme, milletime ve devletime yararlı olabildiysem ne mutlu bana.

Türk halkının gücünü, yardım severliğini, hoş görüsünü, böyle bir felaket karşısında sabır ve takatini gördükçe de içim ısındı doğrusu. 

Ülkenin dört bir tarafından gelen yardımlar mı dersin, devletimizin canla başla çalışmaları koordine etmek için vermiş olduğu çabalar mı dersin, hangi birini sayayım. 

Biz Allah'ın sevdiği kullarız. 

Acılarımızı içimize atarız. Allah'tan sabır bekleriz. Nice acılar çekmiş, ne trajedi içerisinde olmasına rağmen, dirayetini koruyarak dimdik ayakta duran bacılarımızı mı dersin yiğitlerimizi mi dersin. Yardım malzemeleri uzattığımızda, ''ben aldım o köye götür, olmayanlara, ihtiyacı olanlara götür'' diyorlardı. 

Gıda yardımı olsun veya giyecek yardımı olsun fazladan vermek istediğimizde ''ben aldım olmayanlara götür'' diyerek geri çeviren yiğitlerimize şahit oldum. 

Gözü tok, gönlü tok dünya kadar gönlü geniş insanlarla tanıştım. 

Biz Allah'ın sabırlı kullarıyız. Cenabı Allah bu imtihandan da başarı ile çıkacağımızı bildiği için böyle bir badireye tabi tuttuğuna inanıyorum. 

Allah tüm yardım edenlerden, yurt dışında ve yurt içinde emeğe geçenlerden razı olsun. Yardım gönderen tüm memleketlerden de Allah razı olsun.

Bu millet, bu imtihanından da alnı ak bir şekilde çıkacaktır. 
Allah vatanımızı, milletimize ve devletimize gönlü pak Allah rızası için çalışan yöneticilerimize de zeval vermesin.  

Devletimiz her kurumu ile halkın yanında, derdine derman olmaya çalışmıştır ve olmaktadır da. Durumu anlamayanlar, her türlü şeyler söylemeye ve uydurmaya çalışmışlardır. Ancak sahadan gelen biri olarak ve aynı zamanda deprem felaketini görmüş biri olarak devletimiz her imkanını seferber ettiğine şahit oldum. Dil uzatmaya çalışanları da Allah'a havale ediyorum. 

Ne Mutlu Türk'üm Diyene 

Muhammet Osman Mahdum